Ayrık Otu

6-Dilerim hepimiz, bütünlük duygusunu doğru yerde arar ve buluruz. Aksi takdirde yanlış akıntıyla ileriye gitmiş değil, sürüklenmiş oluyoruz. Barış ve huzur dolu haftalar.
AYRIK OTU

5-Bazıları, o çiçekli dalı ömür boyu taç gibi başında taşıyor. Bazıları kuruyan çiçekleri, pranga gibi boynunda...

4-Tabii bu arada tutunabileceği bir toprak bulup, kök salanlar da olmuyor değil, oluyor... İki kişinin içindeki o kopmuş dallar, aynı gövdeden sürgün vererek çiçekleniyorlar.

3-Aslında ikisi de olamamak. Bir ağaca dal olamamaktan çok, bir gövdeyi büyüten iki dal olamamak. Çünkü bütünlük hissi yoksa, yalnızlık vardır biliyoruz...

2-Bazen yolumuza çıkan dallar oluyor. Onlardan birisiyle aşkla bir bütün olmaya uğraşıyoruz. Fakat yanlış gövdeye dal olup, göğe çıkılmıyor. Bunu da yaşadıkça anlıyoruz. Adı boşanmak olan o ayrılık, itilmek mi, atlamak mı? karışık bir mesele...

1-Üniversiteyi bitirdiğimizde, kopmuş bir dal gibi hayat nehrine düşüyoruz. Nereye gittiğini bilmediğimiz o akıntıyla tanışıyoruz. Suyun üstünde dengemizi bulmaya çalışırken aynı zamanda, "Aidiyet mi arıyoruz, tamamlanma mı?" sorusuna yanıt bulmaya çalışıyoruz.

😔🫂

6-Dilerim hiçbirimiz, insanın hem çok dayanıklı, hem de acınacak derecede kırılgan olduğunu aklımızdan çıkarmayız. Yaşadığımız anı durup, anlamaya çalışırken; doğru yerden bakarak hareket etmek, hayat kurtaracaktır. Barış ve huzur dolu haftalar.
AYRIK OTU

5-Kalkıp giderlerken, herkese teşekkür eden Melek'ten eski arkadaş olduklarını öğrendim. Yaşamın anlık değişimlerinde; yanımızdaki insanın farkındalığının, ne kadar hayati bir önem taşıdığını, üçüncü şahıs olarak tecrübe etmiş oldum.

4-Bir kaç dakika sonra arkadaşının kucağında kendine gelirken, şiddetle kusmaya başladı. Melek bir çığlık gibi, "Nermin, kaldır başını!" diye seslenmeye başladı. Arkadaşının başını dik tutarak kusmuğunda boğulmasını engelledi.Hem O'nu, hem de masayı temizledi.Artık kardeş olduklarından emindim...

3-Arkadaşlardan birisinin yüzü beyaza kesti, "Bayılacağım." sözü morarmış dudaklarından döküldü. Adının Melek olduğunu öğrendiğim arkadaşı bir ok gibi fırlayarak, sandalyeden kaymadan O'nu tuttu.

2-Geçen hafta, koşturma içinde geçen günlerimde bir soluk almak için güzel bir pastaneye gittim. Kahvemi içerken, karşımdaki masada neşe ile parlayan iki kız arkadaşı fark ettim. Bir anda üstelerindeki mavi gökyüzüne adeta bir bulut girdi.

1-Hayatımızın anlardan oluştuğunu, kötü bir şey yaşamadan anlayamıyoruz. Bunu anlamak için, durmak gerekiyor. Fakat o farkındalık anı, durduğumuz yere göre değişiyor. Anların yarattığı gerçeklik çemberinin ne kadar içinde olduğumuzu, başka insanlarla olduğumuzda daha iyi görebiliyoruz.

8-Hayatın görev ve sorumlulukları, amaçları, bizi uzak yollara atıp uzaklaştırabilir. Fakat biz; yaşadığımızı hissedebilmek için geriye dönüp, "O canlılık duygusunu", içimizde tekrar bulmalıyız. Barış ve huzur dolu haftalar.
AYRIK OTU

7-Dilerim hiçbirimiz; en değerli şeyimiz olan, içimizdeki o canlılık duygusunun izini asla kaybetmeyiz. O nehir aslında hiç durmaz biliyor musunuz?

6-Işıl ışıl caddede metroya doğru yürürken hafif hafif esen rüzgârın, yıldızlı gökyüzünün güzelliğinin hiç kimse farkında değil gibiydi. "Bu koşturma, bu telaş içinde, acaba en son ne zaman şöyle doya doya yaşadığımızı hissettik?" diye düşündüm.

5-Çok sıkıldım, bir bahane bulup ayrıldım.

4-İçlerinden üçünün o gün işten çıkarıldığını öğrendim. Yine de bütün gece masada; ne onlara, ne de hayata dair kaygılar, sevinçler konuşuldu. Samimiyetsiz kahkahalar atıp, çok eğleniyormuş gibi davranıyorlardı. Fakat doya doya yaşıyormuş gibi değil de, boşlukta kaybolmuşa benziyorlardı.

3-Boston'da yaşarken; ev arkadaşım Melissa'nın doğum günü kutlaması için, şehrin en şık caddesi olan Newbury'deki bir kafeye gittim. Kocaman bir dolunayın aydınlattığı, çok güzel bir yaz akşamıydı. Melissa'nın iş yerinden olan arkadaşları, 30-40 yaşlarında beyaz yakalılardan oluşan bir gruptu.

2-Aksi takdirde "Ulaşamadığımızın delisi, ulaştığımızın da nankörü" olmaya devam ederiz. Toplumun onayladığı küçük zaferleri mutluluk sanırız.

1-Yaşamak, görev gibi bir şey değildir. Modern hayatın bize şart koştuğu hedefleri gerçekleştirmeyi, içimizdeki mutlu olmak tutkusuyla karıştırmamak gerekir.

8-Özgentürk'ün dediği gibi, "Yoksa hayat yaşanmaz böyle.". Barış ve huzur dolu haftalar.
AYRIK OTU

7-Geçtiğimiz hafta, bir süt çiftliğinden kurtarılan ineklerin videosunu izledim. Hayatlarında ilk kez çime bastıkları için yaşadıkları mutluluk görülmeye değerdi. İşte mutluluğun o saf halini görmeye ve anlayabilmeye hepimizin ruhunun ihtiyacı var.

6-Dilerim hepimiz; mutluluğun, çocuklardan ve hayvanlardan bile öğrenilecek kadar sade bir şey olduğunu anlayabiliriz.

5-Anladım ki; o zamanlar, kendine dar gelen mükemmel kabuğunun içinde sıkışıp kalmış bir adamdı. Bizdeki uçsuz bucaksız özgürlük ve olanaklar O'nu öfkelendiriyordu. Işığımız, kör karanlığına ulaşmıyordu...

4-Uzun yıllardan sonra O'nunla İstiklal Caddesi'nde karşılaştık. Başının üzerinde gezdirdiği öfke bulutu dağılmış, gözleriyle de gülüyordu. Her şeyi ardında bırakıp, İstanbul'a taşınmış. "Geç bir noktadan yeniden başladım." dedi.

3-Sakinleşmek için, Işıl Özgentürk'ün, “Küçük sevinçler bulmalıyım." dizesini içimden tekrarlar dururdum.

2-Üniversitesitede; ses tonu ve giyimiyle parlayan, çok yakışıklı bir hocamız vardı. Fakat o ışıl ışıl adam sınıfa girdiğinde değişirdi. Bize tepeden bakan, sürekli aşağılan bir kibir abidesine dönüşürdü. Kendimi bütün enerjim çalınıyormuş gibi çok kötü hissederdim.

1-Saf mutluluğu, neşeyi ancak çocuklarda ve hayvanlarda görebilirim. İçimdeki kaygıların karanlığı, onlardan yayılan ışığın hüzmesiyle aydınlanır. Bir öğrenci gibi, o sadeliği yeniden öğrenmeye, anlamaya çalışırım. Ruhum saflaşır, gülümseyen bir mutluluk duyarım.

9-Dilerim hep beraber; neşeli, çoşkulu ve samimi kutlamalar yaparak, "O ruhu" saygı ve sevgiyle ilelebet yaşatırız. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız, şimdiden hepimize kutlu olsun. Barış ve huzur dolu haftalar.
AYRIK OTU