10/  Türkiye’de ulus olma fikri, tarihsel bir zorunluluktan doğmuştur. Birlikte yaşamanın, ortak yurttaşlık çatısı altında var olabilmenin zemini budur. Bu fikri zayıflatmaya çalışan her yaklaşım çözüm değil, belirsizlik üretir.
#TerörsüzTürkiye
@emrebrgz.bsky.social
Kendine flaneur(bildiğin aylak) diyen varoluşçu bir sözelci.
10/  Türkiye’de ulus olma fikri, tarihsel bir zorunluluktan doğmuştur. Birlikte yaşamanın, ortak yurttaşlık çatısı altında var olabilmenin zemini budur. Bu fikri zayıflatmaya çalışan her yaklaşım çözüm değil, belirsizlik üretir.
#TerörsüzTürkiye
9/ Silah bırakmak, şiddetin sona ermesi açısından olumlu bir adımdır. Ancak bu bir yüzleşmeyle birlikte gelmeli. Toplumun yaşadığı travmalar, sadece devlete değil millete yönelen şiddet de konuşulmalı. Tek taraflı bir anlatı, ortak iyileşmeyi mümkün kılmaz.
13.05.2025 07:56 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 08/  “Yeni bir dönem” söylemi umut verici olabilir.
Ama geçmişin nasıl anlatıldığı, neyin vurgulanıp neyin yok sayıldığı çok belirleyicidir.
7/ Sanki 40 yıllık şiddetin siyasi/toplumsal sonuçları yalnızca Cumhuriyet’e mal edilebilir de, son 20 yıl yaşanmamış gibi… Bu çarpıtma masum değil hedeflidir.
13.05.2025 07:56 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 06/ Ama asıl dikkat çekici olanı bu açıklamalar Cumhuriyet’e dil uzatırken, AKP dönemine dair tek bir kelime etmiyor. Ne hendek süreci var, ne operasyonlar, ne çözüm süreci, ne şehir çatışmaları.
13.05.2025 07:56 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 05/ 1924 Anayasası ayrıştırıcı değil, kapsayıcıdır. Lozan ise bu halkın kendi kaderini tayin ettiği, hür ve müstakil bir ulus-devlet olduğunun ilanıdır.
13.05.2025 07:56 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 04/ Metnin satır aralarında Lozan’a, 1924 Anayasası’na direkt ve dolaylı saldırılar var. Sanki bu ülkenin temel kurucu metinleri ve kuruluşu çözülmesi gereken problemler gibi sunuluyor.
13.05.2025 07:56 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 03/ Süreç şeffaf değil. Toplumdan gizli, Meclis’ten kaçırılmış, dar bir siyasi çerçevede yürüyor. Barış dediğimiz şey toplumdan gizlenerek kurulamaz.
13.05.2025 07:56 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 02/ Kendilerini mağdur, ulusu ise sorgulanması gereken bir yapı gibi sunuyorlar. “Demokratik çözüm” adı altında ulus-devlet fikrinin altı oyuluyor. Bu, sadece dilin değil, yönelimin de problemli olduğunu gösteriyor.
13.05.2025 07:56 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 01/  PKK’nın açıklaması barış metni değil de devlete ve topluma üstten konuşan bir siyasal bildiri, bir fesih değil de şartname gibi... 
Hayırdır, biz bir savaş mı kaybettik?
Cyrano bence edebiyatın en kahraman “anti-kahramanı”. Dışarıda alaycı bir siluet taşıyan, içeride incelikli bir ruh barındıran, ne tam bir kahraman ne mağlup, ama sonuna kadar onurlu bir klasik dünya karakteri. Aç yatıp kuyruğu dik tutmak deyiminin vücut bulmuş hali. Seyir ve okuma zevki de cabası!
04.05.2025 20:20 — 👍 1 🔁 0 💬 0 📌 0Beklemedeyiz
28.04.2025 15:23 — 👍 2 🔁 0 💬 0 📌 0Konuya dair derli toplu ve kolay okunan bir çalışma arayanlara Philip T. Hoffman’ın Avrupa Neden Dünyayı Fethetti? kitabını öneririm. Özellikle Avrupa’daki çatışma ortamını merkeze alarak üstünlüğün nasıl inşa edildiğini “askeri turnuva” kavramı temel alarak basit argüman ve grafiklerle anlatıyor.
27.04.2025 10:28 — 👍 0 🔁 0 💬 0 📌 0Daha fazlasını merak edenler için:
	
Mutlu Ol Bu Bir Emirdir (Kısa Film)
youtu.be/Q59LsHe8xvY?...
Kemal Tahir ile Köy Enstitülerine Bakmak: Bozkırdaki Çekirdek (Makale)
www.sosyalarastirmalar.com/articles/loo...
Bozkırdaki Çekirdek de hâlâ aynı geliyorsa, bu romanın zamanın gerisinde kalmasından değil, toplumun temel gerçekliğinin sandığımızdan çok daha zor değişmesinden ve durağanlığından kaynaklanıyor olabilir mi? Kentli taşralı kopukluğu/çatışması hali gibi…
26.04.2025 08:12 — 👍 2 🔁 0 💬 1 📌 0Tahir, köylünün “eğitilince hemen değişeceği” inancını sorgular; toplumun değişimi kendi ritminde, kendi iç dengeleriyle olacağını vurgular.
Pastoral şiirlerde, Yeşilçam’da idealize edilen “saf ve masum köy” imajı bugün gündüz kuşağında ve sokak röportajlarında nasıl çürüyorsa o işlevi görür adeta.
Hocam,
Kemal Tahir’in Köy Enstitüsü eleştirisi, “saf niyetle” toplumu hızla dönüştürme hayaline bir itiraz niteliğinde gibi...
Sinan Çetin’in Mutlu Ol Bu Bir Emirdir filminde olduğu gibi: iyi niyetle ama hayatın gerçek dinamiklerini görmeden yapılan her zorlama, kara mizaha dönüşmesi gibi.
Gerçekten devir, Zübükzadelerin devri mi oldu? Suskunluk yerini gürültüye, derinlik yerini yüzeyselliğe, gizem yerini karikatüre bırakmış.
Peki insanlar neden her fırsatta bu kadar üzerine vazife olmayan kendiyle alakası olmayan konulara dahil olurlar?
#SağlıkBakanı
Sahi, Sağlık Bakanı mı, Aile Bakanı mı belli değil!
Kafalar karışık.
Sınırlar silinmiş.
Görev tanımları buhar olmuş.
Eskiden bazıları susar, “belki bir bildikleri vardır” diye düşünürdük.
Şimdi o kadar çok konuşuluyor ki…
Artık susan kalmadığı için, düşünmek bile lüks hale geldi.
Son numara Kemal Memişoğlu’ndan geldi.
Görevi sağlıkla sınırlı sanıyorduk, meğer aile yapısını da teşhis etmiş!
Memişoğlu şöyle dedi:
“Aile yapısının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir toplumun temelini aile oluşturur. Eğer çocuğunuz yoksa aile olamıyorsunuz, sadece karı koca oluyorsunuz.”
Sanki görünür olmazsan, sesini yükseltmezsen, her konuda ahkâm kesmezsen var olamıyorsun.
Sessiz kalmanın yerini, sürekli sahnede kalma telaşı aldı.
Fakat son yerel seçimler bu dengeyi yerle bir etti. Artık “koca koca bakanlar” belediye seçimlerinde sokaklara dökülüyor.
“Derin devletin” sessiz yüzleri bile halktan biriymiş gibi davranma çabasına girerek grotesk hale gelebiliyor.
Mesela Hakan Fidan, İbrahim Kalın gibiler, sesleri bile duyulmadan iş yaparlardı. İzlerini sürmek için büyüteç gerekirdi. Öte yanda Süleyman Soylu gibi her anı kendi gösterisine dönüştüren Zübükzadevari karakterler sahnedeydi.
25.04.2025 21:04 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0Bakanların kafası iyice karıştı…
Eskiden iktidarda iki tip olurdu:
Bir yanda sessiz, derinden yürüyen, adeta konuşmayı hata sayan isimler…
Öte yanda yüksek sesle nutuk atan, sahnenin yıldızı olmaya çalışan figürler.