Ashab-ı Ğurabâ

Hak olup Haktan gelip hak diyen ve hakikati göstermeye çalışan asrın garibleri galip gelecek Allah’ın izni ve inayetiyle..

Memleketten uzak geçen yıllar, ruhumuzda derin bir iğtirab duygusu bırakacaktır.

Garibler, en yakın daireden en uzak daireye kadar, küskünlük ve kırgınlıkları gidererek, kavga ve çatışmaları yatıştırarak, farklı duygu ve düşüncedeki insanları bir araya getirerek… alakadar oldukları bütün alanlarda hep bir sulh atmosferi oluşturmaya çalışmalıdırlar.

“Gariplere müjdeler olsun!” buyurmuştu, Aleyhisselam..

Sahabenin, gariplerin kim olduğunu sorması üzerine ise şu cevabı vermiştir:

الَّذِينَ يُصْلِحُونَ إِذَا فَسَدَ النَّاسُ “

Onlar, insanların bozulduğu bir dönemde ıslahçı olanlardır.”

Garibler;
Allah’ım, burada durmam dinini yükseltmem adına bir işe yarıyorsa kalayım. Aksi takdirde beni huzuruna al! diye inleyenlerdir..

Sürekli sıcak döşekleri ve yumuşak yastıkları kollayan, üzerinde gerinecek koltuklar arayan, mükellef sofralardan kalkmayan, çeşit çeşit nimetlerden istifadeye alışan bir insanın gerçek lezzet olan Allah iştiyakını duyması mümkün değildir.

Hak dostları Cenabı Hakk’ın sırlarını ifşa etmez. Bu türlü lütuflar uluhiyete ait sırlardır, ifşa edilmez. Allah da zaten sırrını yayacak kimselere onları bildirmez.

Çekilen sıkıntılar, başa gelen musibetler varılmak istenen hedefe bakıldığında çok küçük kalır. Talip olunan şey çok değerli. İşte bu hedefe ulaşmak adına her şeye tahammül etmek, her sıkıntıya göğüs germek, her musibete katlanmak gerekir.

İmanı oturaklaşmış insanlar, dışarıdan aldıkları, okudukları herşeyi -zararlı şeyler olsa da- süt guddelerinin fışkıyı süte çevirmesi gibi onları faydalı bir hale getirirler.

Bugüne kadar niceleri yeni bir diriliş hedefiyle yollara döküldüler. Güçle, iktidarla, siyasetle bu hedeflerine ulaşacaklarını zannettiler.

Oysa asrın garipleri; asıl dirilişin ruhta, gönülde, histe, duyguda, düşüncede, latifelerde yaşanması gerektiğini iyi bilmektedir.

Allah’ın cebrî olarak gelen lütufları öyle güzelliklere vesile olacaktır ki siz şair Firdevsî gibi en mükemmel destanlar döktürseniz, en belîgâne üsluplarla meselelerinizi ortaya koysanız bile, bu ölçüde müessir olamazsınız.

Yaşadığımız yerede çocuklarımızın ma'rufu için meşgul olan, gönlü geniş, himmet-i alî, çocuklarımıza karşı son derece şefkat ve mülâyemetle yaklaşan, manevi değerlerimizi yaşantısıyla sergileyen ve yaşayışla da çocuklarımıza rehber, ümit ve heyecan kaynağı olan değerli vefa abidesi garibler..

Siz ümmetlerin en hayırlısısınız! Ma'rufu emrediyor, aynı zamanda da münkerden insanları alıkoymaya çalışıyorsunuz"
(Al-i İmran, 3/110)

Gariblere müjdeler olsun. Onlar, benden sonra sünnetimden insanların bozdukları şeyleri düzeltenlerdir.
(Tirmizi-iman)

"O (ülkeyi yöneten) halkını küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan iyice çıkmış bir toplum idi" (zuhruf süresi 54. ayet)

En zifiri karanlık, aydınlığın başladığı andır. Zifiri karanlıktayız..

Cehennem yolunda şöhretler, şanlar, makamlar, zevkler vardır.. ama cennet yolunda dikenler, zorluklar, sabredecek işler, vazifeler vardır.

Allah elini uzatmış. Satın almak istiyor. Ne diye bu karlı ticarete hayır diyelim..

“Böylece her nebi için ins ve cin şeytanlardan düşmanlar var ettik"

Enam s. 112. ayet

"Sakın hainlerin savunucusu olma!"

Nisa suresi 105. ayet

Ateş onların suratlarını kavuracak; pişmiş kelle misali sırıtan dişleriyle öylece kalakalacaklar.
(Mü'minin süresi 104. ayet)

Takva Allah'tan yana olmaktır.

Firavunlar ve avaneleri, iman eden masumları tam yakaladım, ele geçirdim, sonunu getirdim dediği yerde ve zamanda Allah'ın gazabına uğradılar..

وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْۜ
‏Rabbin hatrına sabret
‏(Müddesir Süresi 7. ayet)

Bir de baktınız ki emr-i Hak gelmiş. Böylece o dessas, çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affı ve keremi ile aldattı." (Hadid Suresi 14 ayet)

Münafıklar mü'minlere seslenirler: “Biz de sizinle beraber değil miydik” Müminler: “Evet, beraberdiniz, fakat siz kendi canınızı yaktınız, müminlere hep felaket ve zulüm gelmesini gözleyip durdunuz, şüphelere düştünüz, sizi birtakım kuruntular oyaladı.

NİRENGİ: dünya üzerinde insanların ve ruhanilerin uğrama noktası, manevi konum belirleme yerleridir. Sakız adasının doğusunda yüksek bir tepe var. Orası artık bir nirengi..
Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar..

Bir bardak su vermediler. Ağaç kökünü reva gördüler. Dört duvara kilitlediler. Anaları babaları çocukları gözyaşına boğdular. Gökyüzüne, yeşile, evlâda hasret ettiler. İftiraya, irtikâba, zulme maruz kaldılar... Bir an olsun geri adım atmadılar. Allah'a guvendiler ve sığındılar.

"Elbette sabırlı davrananlara, yapmakta olduklarının ödülünü en güzeli ile ödeyeceğiz." (Nahl süresi 96. ayet)

"Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir." Bakara Suresi 249. ayet