Şerif Karataş's Avatar

Şerif Karataş

@serifkaratas.bsky.social

ilketv.com.tr

265 Followers  |  149 Following  |  30 Posts  |  Joined: 18.11.2024  |  2.2764

Latest posts by serifkaratas.bsky.social on Bluesky

Preview
4 Kasım 2016: Türkiye siyasetinde kırılma noktası 7 Haziran 2015 seçimlerinde iktidarın kaybıyla başlayan, katliamların ve tutuklamaların gölgesinde şekillenen süreç, 4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanlarının tutuklanmasıyla doruğa ulaştı. “4 Kasım ...

4 Kasım 2016: Türkiye siyasetinde kırılma noktası

🔺"AKBK Demirtaş ve Osman Kavala kararları da dahil olmak üzere uygulanmayan AİHM kararlarıyla ilgili denetim sürecini sürdürüyor

Ama o gecenin gölgesi hâlâ Türkiye siyasetinin üzerinde"

ilketv.com.tr/4-kasim-2016...

03.11.2025 14:23 — 👍 1    🔁 2    💬 0    📌 0
Preview
İlke TV Haberin olsun!

📢Çimen Can'la #HaftanınBakiyesi'nde Ekonomist ve ilketv.com.tr yazarı Süleyman Karan, haftanın ekonomik gelişmelerini değerlendiriyor

Haftanın Bakiyesi 11:00'de İlke TV'de

#Canlı izlemek için: youtube.com/live/xpOAi4Y...

01.11.2025 07:13 — 👍 0    🔁 1    💬 0    📌 0
Preview
İstinaf 7 gazetecinin cezasını onadı: DFG’den tepki Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 11 gazetecinin yargılandığı dosyayı karara bağlayarak 7 gazeteciye verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasını onadı. Mahkeme haber ve dijital materyalleri delil kabul etti.

İstinaf 7 gazetecinin cezasını onadı: DFG’den tepki

'Cezası onanan meslektaşlarımız, tüm baskılara rağmen yazmaya devam ediyorlar. Bu da ceza veren zihniyete en büyük dert olmuştur'

ilketv.com.tr/istinaf-7-ga...

01.11.2025 07:37 — 👍 1    🔁 2    💬 0    📌 0
Preview
Iğdır’da iş cinayeti: 1 ölü, 1 yaralı Iğdır’da bir inşaatta meydana gelen iş kazasında Azerbaycanlı 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi ağır yaralandı.

Iğdır’da iş cinayeti: 1 ölü, 1 yaralı

ilketv.com.tr/igdirda-is-c...

28.10.2025 13:46 — 👍 0    🔁 1    💬 0    📌 0
Post image Post image Post image

Katliamın üzerinden 10 yıl geçti

🔹“Unutmak yok, affetmek yok! 10 Ekim’i unutma, unutturma!” sloganları eşliğinde Boğa Heykeli’nden Kadıköy Rıhtım’a yürüyüş başladı

🔹Yüzlerce kişi, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganlarıyla yürüyüşe devam ediyor

ilketv.com.tr/cok-sayida-i...

10.10.2025 16:49 — 👍 0    🔁 1    💬 0    📌 0
Preview
Süper Lig başlıyor: Para çok, futbol yok Süper Lig yeni sezona rekor transferlerle giriyor. Spor yazarı Mithat Fabian Sözmen, harcamaların kaynağına, futbolun niteliğine ve siyasetin etkisine dikkat çekiyor: “Bu nasıl oluyor, kimse tam olara...

Süper Lig başlıyor: Para çok, futbol yok

🔺“Dünyanın en büyük kulüplerinin bile veremeyeceği maaşlar dağıtılıyor. Suudilerin bir alt versiyonu gibiyiz. Bu nasıl oluyor, kimse tam olarak bilmiyor.”

Haber: Şerif Karataş

ilketv.com.tr/super-lig-ba...

07.08.2025 12:57 — 👍 0    🔁 1    💬 0    📌 0
Post image

Êzidî halkına yönelik IŞİD soykırımının üzerinden 11 yıl geçti.
Binlerce kadın, çocuk hâlâ kayıp. Adalet hâlâ sağlanmadı.
#ÊzidîSoykırımı’nı unutma, unutturma!
Hakikat ve adalet için ses ver!

#3Ağustos #Şengal #EzidiGenocide #JusticeForEzidis

03.08.2025 08:00 — 👍 0    🔁 0    💬 0    📌 0
Preview
Queen Tarım’da kadın işçilerin direnişi birinci ayında İzmir’in Dikili ilçesindeki Danimarka ortaklı Queen Flower serasında çalışan kadın tarım işçileri, sendikaya üye olduktan sonra işten çıkarıldı. Bir aydır işyeri önünde çadır kurarak sendikal hakları ...

Queen Tarım’da kadın işçilerin direnişi birinci ayında

🔸Queen Flower serasında çalışan kadın tarım işçileri, sendikaya üye olduktan sonra işten çıkarıldı. Bir aydır işyeri önünde çadır kurarak sendikal hakları için direniyorlar

ilketv.com.tr/queen-tarimd...

01.08.2025 09:56 — 👍 0    🔁 1    💬 0    📌 0
Post image

Cesaretin ve kararlılığın bizlere yol göstermeye devam edecek Emine Ana.... #EmineOcak

23.07.2025 16:52 — 👍 0    🔁 0    💬 0    📌 0
Post image

🗞 Öğütmeye devam

Yılın ikinci yarısı başlayalı daha 15 gün oldu ve bu sürede ücretli ve dar gelirlinin alım gücünü ezmeye dayalı, enflasyonla mücadele programına uygun birçok adım atıldı. Sadece düne ait cumhurbaşkanı imzalı 3 düzenleme iktidarın emeğe dönük kılıcının daha da keskinleşeceğinin…

14.07.2025 20:51 — 👍 3    🔁 1    💬 0    📌 1
Post image

Gölyayla'nın sessiz vedası, güneşe nazır...
#Muş #GünBatımı #Doğa

10.07.2025 20:19 — 👍 0    🔁 0    💬 0    📌 0

Muhalefet belediyelerine yönelik "zaman ayarlı" operasyonlar dur durak bilmiyor. Amaç belli: Bir yandan belediyeleri itibarsızlaştırmak, diğer yandan da sandıktan çıkan seçmen iradesini hedef almak. Bu, zorla rıza üretme siyasetinin en çarpıcı örneği.

05.07.2025 07:29 — 👍 0    🔁 0    💬 0    📌 0
Post image

🗞️Grevle kazandılar

DYO işçileri yüzde 92 zam aldı

DYO işçileri, ücretlerin günden güne eridiği bir dönemde Erdoğan-Şimşek programından güç alan patronun düşük zam dayatmasını grevle çöpe attı.

Patron yüzde 92 zamma imza atmak zorunda kaldı. İktidarın yüzde 17 zam dayattığı 600 bin kamu işçisi…

04.07.2025 21:49 — 👍 11    🔁 3    💬 0    📌 0
Preview
Zamanaşımına uğrayan vicdan 2 Temmuz 1993 Sivas’ta Madımak Oteli’nde 33 kişinin yakılarak katledilmesinin üzerinden 32 yıl geçti. Ancak ne yazık ki adalet hâlâ sağlanamadı. Katliamın sorumluları korunurken, vicdanlarda oluşan derin yara hâlâ ...

Sivas’ta Madımak Oteli’nde 33 kişinin yakılarak katledilmesinin üzerinden 32 yıl geçti

Adalet hâlâ sağlanamadı. Katliamın sorumluları korunurken, vicdanlarda oluşan derin yara hâlâ kapanmadı

Haber: Şerif Karataş

ilketv.com.tr/zamanasimina...

30.06.2025 11:46 — 👍 2    🔁 1    💬 0    📌 0
Video thumbnail

Katledilen Yaprak Türk’ün cenazesi kadınların omuzlarında taşındı

ilketv.com.tr/katledilen-y...

26.06.2025 15:47 — 👍 0    🔁 1    💬 0    📌 0
Post image

🗞️NATO’ya yüzde 150, işçiye yüzde 16

Türkiye, NATO’nun savaş bütçesini artırma hedefini onayladı.

Kararla birlikte Türkiye’nin savaş sanayisine yönelik harcaması yüzde 150 artacak.

Savaş endüstrisini zengin eden bu karara imza atan iktidarın savunma sanayi işçisine teklif ettiği ücret zammı…

25.06.2025 20:33 — 👍 5    🔁 3    💬 0    📌 1
Post image

🗞️İşte ‘iç cephe’

Ortadoğu’da İsrail eliyle çıkarılan yangın büyüyor.

ABD’yi kınamaya cesareti olmayan ama ‘sıradaki hedefin Türkiye olduğunu’ öne süren iktidar, ‘iç cephe’ söylemleri ve gözdağıyla bu savaşı kendi gücünü tahkim etmenin bir aracı olarak kullanıyor.

İçerideki saldırganlığını…

23.06.2025 20:49 — 👍 8    🔁 2    💬 0    📌 1
Post image

📌 Amerikan 'barış'ı

İsrail'in Gazze soykırımını ve saldırılarını destekleyen ABD, İran’ı ağır bombalarla vurdu. Trump'ın dünyayı 'Nükleer müzakere' ile oyalarken savaş uçaklarını havalandırdığı ortaya çıktı. "Barış" etiketiyle dünyaya kırım getiren ABD bombaları, savaşı yeni bir boyuta taşıdı.

🗞️…

22.06.2025 21:52 — 👍 5    🔁 2    💬 0    📌 0
Post image

📌"Yeni" dünya düzeni

1990’larda ‘tarihin sonu’, ‘sınıf çatışması dahil tüm çatışmalar bitti, ebedi barış’ gibi söylemlerle kurulan ‘yeni dünya düzeni’, bugün 70’e yakın ülkede 2 milyardan fazla insanın savaş coğrafyasında yaşadığı gerçek bir dehşet gezegeni yarattı. Küresel iktisadi hakimiyet…

21.06.2025 20:40 — 👍 6    🔁 4    💬 0    📌 0
Preview
Uluslararası Grev Raporu İzmir’de belediye hizmetlerini etkileyen büyük grevin ardından şimdi de kamu işçilerinin eylem hazırlıklarıyla grevler üzerine konuşmaya başladık. Tam da bu tartışmalar sürerken yayınlanan Uluslararas...

🖊️ Kıvanç Eliaçık yazdı: Uluslararası Grev Raporu

"Özellikle Uruguay ve İtalya’da, grevler otoriter eğilimlere, kamu harcamalarındaki kesintilere ve sosyal politikalardaki gerilemelere karşı birer toplumsal tepki niteliği taşıyor"

@kivanceliacik.bsky.social
ilketv.com.tr/uluslararasi...

21.06.2025 06:52 — 👍 1    🔁 1    💬 0    📌 0
Preview
KRT TV emekçilerinin hak arayışı TBMM gündeminde: “Haklarımızın verilmesini istiyoruz” KRT TV emekçileri, 28 Mart'tan bu yana ödenmeyen maaş ve yemek ücretleri için başlattıkları eylemi sürdürüyor. TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer TBMM'de ortak basın toplantısı düzenleyerek KRT emekçilerine destek verdi. KRT çalışanlarının yazdığı metni Ahmet Şık okudu. Metinde şu ifadelere yer verildi; “KRT çalışanları olarak Mayıs ayı boyunca her sabah işimize geliyor, üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyor ancak bir yandan sürekli olarak banka hesaplarımızı kontrol ediyor ve telefonlarımıza düşen her banka bildirimine umutla bakıyorduk. Ay sonuna doğru dayanmamız zorlaştı. Yemek kartlarımızın da olmamasıyla bazılarımız evlerinden yemek getirmek zorunda kalıyor, bazılarımız ise günü yemek yemeden geçiriyordu. Bu süreçte olası bir iş yavaşlatma meselesine ise tehditle yaklaşılıyordu. Sıkıntılarımızı yöneticilerimize bildirdiğimiz zaman, 'başka bir iş bulabilirsin' şeklinde yanıtlar aldık. Mayıs ayının son günleri bu şekilde geldi. Kanalda haber koordinatörü konumunda bulunan Recep Eser isimli yönetici bize, patron Fırat Bozfırat ile konuştuğunu, ekonomik sıkıntılar yaşandığını söyledi. Ancak bu sıkıntıların kanalın yeni reklam anlaşmalarıyla çözüleceğinin ve maaşların bayramdan önce yatırılacağının sözünü verdi. Fakat bayram öncesi geldi ve bu söz tutulmadı. 4 Haziran’da, maaşlarımız yatmadığında karşımızda muhatap olarak patron Fırat Bozfırat’ın vekili avukatı bulduk. Avukat bize, herhangi bir ödeme planı çıkaramayacaklarını söyledi. Üstelik isteyenleri işten kovabileceklerini ve bu sayede kovulanların 'işsizlik maaşı' alabileceğini ifade etti. Avukat ayrıca, 'Ben sizi daha fazla kandıramam' cümlesini de kurdu. Bayram öncesinde karşı karşıya kaldığımız tablo buydu.” Nöbet eylemi 14 gündür sürüyor 14 gündür kanalda nöbet eylemine başladıklarını aktaran KRT emekçileri, “5 Haziran’da kanalın sosyal medya hesabından, bize yönelik acil ödeme planı oluşturulduğu duyurulmuştu. Aradan geçen 12 günde tek bir kuruş dahi ödenmedi. Gelinen son aşamada ise patron Fırat Bozfırat, geçtiğimiz hafta sonu bizimle görüşmeyi kabul etmişti. Fakat ilk olarak bunu pazartesi gününe, yani düne erteledi. Pazartesi 14.00’te kanala geleceğinin sözünü verdi. Ancak saatler 14.00’ü geçtiğinde Bozfırat, görüşmeye gelmeyeceğini, yine yönetici Recep Eser aracılığıyla iletti. Bir sözünü daha tutmadı” dedi. Açıklama şöyle devam etti; “Bunun üzerine bir açıklama yaptık. 'Fırat Bozfırat masadan kaçtı' dedik. Ve direnişi yeni bir safhaya geçirmeye karar verdik. Bozfırat’a iki soru sorduk. Fırat Bozfırat iki ay önce Beykoz ilçesi sınırlarında ultra lüks, çok üst düzey gelir grubunda insanların oturduğu bir villa satın aldı mı? Çalışanların maliyeti aylık 5 milyon lirayken Fırat Bozfırat’ın yaklaşık 15 milyon lira değerinde bir arabaya sahip olduğu doğru mu? Öte yandan yaptığımız açıklamada Çalışma Bakanlığı yetkililerinin kanalı incelemeye geldiğini ve daha detaylı bir teftiş yapacağını da duyurduk. Fırat Bozfırat 2023 yılının kasım ayında kanalı satın aldığında, bize, 'Size piyango vurdu, farkında değilsiniz' demişti. Gelinen noktada hem biz emekçilerin maaşları ödenmiyor hem de kanalın yayın politikasında yaşanan savrulma bitmiyor. 81 gündür maaşların ödenmemesinin yanında editoryal bağımsızlığın olmamasından, patronun ya da CEO olarak adlandırılan kişinin haberlere müdahale etmesinden şikayetçiyiz. Tüm bunlara karşı KRT’nin hem Ankara hem de İstanbul bürosunda direnişimizi sürdürüyoruz. Bu süreçte çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü ve sendika onlara ziyaretimize geldi. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Fırat Bozfırat’tan bir an önce maaş ve yemek kartı ödemelerini yapmasını istiyoruz. Maaşları ödenmediği için mağduriyet yaşayanların mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyoruz. Öte yandan devletin yetkili birimlerinden söz konusu sürece müdahil olmalarını ve emekçilerin haklarının verilmesi konusunda gereken neyse yapmalarını istiyoruz." "Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür" DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, "Bu kadar keyfi bir biçimde aylarca maaş ödememek, aylarca yemek kartlarının kullanımını sağlamamak gösteriyor ki çekingenlik aslında hiç kimseye bir güvence sağlamıyor. Dolayısıyla bu hak arayışları son derece meşrudur, vazgeçilmemelidir. Biz de her fırsatta yanınızda olacağız. Umuyorum ki bu hak arayışı sizin lehinize sonuçlanır" dedi. EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, "KRT emekçileri basın tarihinde çok önemli bir şeye imza attılar. Bu ülkede basın işine giren patronlar, aslında yaptıkları pek çok işe meşruiyet kazandırmak için bu alanı kullanırlar. O arada olan basın emekçisi arkadaşlarımıza olur. Bu ülkede gerçekleri yazmak, halkın haber alma hakkını savunmak, basın özgürlüğünü ortaya koymak, bu ülkenin gerçeklerini olduğu gibi aktaranlar hep böyle bir patronajla karşı karşıya kalırlar" diye konuştu. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise, "Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür. Bunu yapacak olan basın mensubu meslektaşlarımızın özgürlükleri kadar hukuki haklarının korunması kadar özlük haklarının, ekonomik bağımsızlıklarının korunması da hepimizin haber alma hakkı açısından hayatidir. Bu sadece KRT'nin bireysel meselesi değil Türkiye'nin haber alma hakkı bağlamında ortak meselesidir" ifadelerini kullandı. (ANKA)

Halkları için mücadele eden KRT TV çalışanlarının yazdığı metni TBMM'de düzenlenen basın toplantısında okudu:

“Haklarımızın verilmesi konusunda gereken neyse yapmalarını… https://www.evrensel...

17.06.2025 21:03 — 👍 2    🔁 1    💬 0    📌 0
Preview
Saray’a ‘süper maden’ yetkisi: Maden izinlerini Erdoğan verecek 530 yıl önce Amerika’yı keşfeden Kristof Kolomb’un “Altın harikulade bir şeydir! Ona sahip olan, tüm arzularının efendisidir. Onunla ruhları cennete sokmak mümkündür” sözlerinin ardından, İspanyollar Aztek ve Maya medeniyetlerini 30 yıl içinde yağmalayıp tarihten sildi. Ve sonunda bir gerçeği fark ettiler: “Altın bitti, yeteri kadar altın yokmuş.” İşte bu yüzden, yüzyıllardır tüccarlar yeni maden sahaları aramaya devam ediyor. 2024’te, Britanya merkezli enerji araştırma şirketi Wood Mackenzie, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Afrika-Orta Asya-Güney Asya’yı kapsayan bir “süper maden bölgesi” ilan etti. Aynı ayda Erzincan İliç’te büyük bir maden faciası yaşandı. İki ay sonra AKP iktidarı, Meclisten geçirdiği yasayla uluslararası maden tekellerine ve yerli ortaklarına büyük ayrıcalıklar sağladı. Ancak yetmedi. İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanması sonrasında Fox News’e konuşan ABD’li enerji milyarderi Harold Hamm, “Böyle şeyler genellikle üçüncü dünya ülkelerinde olur. Muhaliflerinizi tutuklar, işinize bakarsınız” dedi. Onunla yapılan maden anlaşmasından iki ay sonra, bu kez AKP Meclise ‘süper izin’ yasa tasarısı getirdi. Tasarının altında kimlerin imzası var? Maden tüccarlarının. Bir kuyumcu dükkanından, 40 yılda Türkiye’nin en büyük altın ihracatçısı haline gelen Ahlatcı Holdingin patronu Ahmet Ahlatcı’nın yeğeni Yusuf Ahlatcı (AKP Milletvekili), Sudan’da altın keşfine çıkan Şahin Tin (AKP Milletvekili), sendikalı oldukları için maden işçilerini işten atan Fernas patronu ve Ferhat Nasıroğlu (AKP Batman Milletvekili), birkaç gün önce Giresun’daki madeninde ÇED raporu olmadan kaçak kimyasal atık havuzunu inşa eden AKP Iğdır Milletvekili Cantürk Alagöz… Sadece bu isimler bile ‘süper izin’ tasarısının muhtevasını anlatmaya yetiyor. Ancak biz bununla yetinmeyelim. Maden izni için Saray'da görülmemiş kurul Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olağanüstü yetkiler tanınıyor. Tasarıyla birlikte, cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir kurul oluşturuluyor. ‘Stratejik veya kritik’ olarak tanımlanan madenlere ilişkin izinlerin verilmediği durumlarda, nihai kararı bu kurul verecek. Kurula, cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlık edecek. Tasarıya göre kurulda çevre ve şehircilik bakanı, enerji ve tabii kaynaklar bakanı, hazine ve maliye bakanı, sanayi ve teknoloji bakanı ile izinler hakkında yetkili tüm bakanlıkların bakanları bizzat yer alacak. ‘Süper yetkili’ kurula stratejik madenlerle ilgili sınırı belirsiz devasa yetki veriliyor. Yetki IV. grup madenleri (demir, bakır, altın, çinko vb. madenler ile uranyum, toryum, radyum gibi elementleri içeren radyoaktif mineraller ve diğer radyoaktif maddeler) ve ‘kritik madenler’de izin yetkisini içeriyor: “Kurumlar arası ihtilaf halinde IV. grup ile stratejik veya kritik madenlere ilişkin izinlerin üstün kamu yararı gözetilerek cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlığında ve ilgili bakanların katılımı ile teşekkül eden kurul tarafından verilmesi amaçlanmaktadır.” Özetle: Başta stratejik madenler olmak üzere, maden arama ve çıkarma izni yetkisi Saray’ın tekeline geçiyor. ÇED süreci fiili olarak bitiriliyor: Bir büyük garabet İkincisi, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecine ilişkin başka bir garabet var. Maden ruhsatı için izin süresi 4 ay ile sınırlandırılıyor; ÇED sürecinde ilgili kurumlar cevap vermezse “İzin verilmiş” sayılıyor. Plan şu: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED değerlendirmesi işlemlerini yürütüyor. Kurumlardan 3 ay içinde görüş bildirmesi beklenecek. Kurumlar ilave süre isterse 1 ay ek süre verilecek. Bu süreç içinde değerlendirmesini tamamlamayan ya da tamamlayamayan kurumun görüşü “olumlu” kabul edilecek. Bu absürt tasarı hayata geçerse odaların, derneklerin, yurttaşların artık hangi madene izin verildiğini değil, hangi madene ‘Yanıt verilmediğini’ takip etmesi gerekecek. Başvuruyu kim, nereden ve nasıl görecek? Artık bütün ormanlar ve sit alanları potansiyel maden sahası Üçüncüsü, madene yeni alanlar açılacak. Tasarıyla artık sadece tahrip edilmiş ya da yangın görmüş ormanlar değil, bütün ormanlar madene açılabilecek. Daha önce madene açılan 1. derece sit alanlarının yanına artık bütün sit alanları ekleniyor. Artık bütün sit alanları potansiyel bir maden sahası haline getiriliyor. Ruhsata yüzde 30 indirim Taslak, maden patronlarına indirim kıyağını da içeriyor. İktidar, bu enflasyon ortamında altın tüccarlarına indirim yapmayı planlıyor. Hem de tam yüzde 30! Maden işletme ruhsat bedelinin bir formülü var: "İRB = [TBi+(HbxA)]x[l+(RS/100x(K+RS/100))]" Maden cinsine göre, maden alanının büyüklüğüne göre bu formül kullanılarak ruhsat bedeli belirleniyor. Peki AKP’li vekiller ne yapıyor? Bu formüle “x[0.7]” ibaresi ekliyor. Bu çarpan ile bir çırpıda maden ruhsatına yüzde 30 indirim yapılmış oluyor! Örneğin, sadece 17 gün önce Ahlatcı Altın, 7 maden ruhsatı için 98 milyon lira ödeme yapmıştı. Yeğen Ahlatcı’nın bu tasarısı hayata geçerse, aynı tutar için devlete verilecek bedel 68.6 milyon liraya düşüyor. Ancak yetmez. Rüzgar ve güneş tesisleri için uygulanan arazi izin ve kira indirimleri de 5 yıl daha uzatılıyor. *** Altın çağrısıyla başlayan sömürü döngüsü, 530 yıl sonra hâlâ farklı biçimlerde sürüyor. O dönem Aztekleri ve Mayaları tarihten silen yağma düzeni, bugün uluslararası tekellerle yerli ortakların el ele verdiği yeni bir talan rejimiyle karşımıza çıkıyor. Türkiye, bu rejimin yeni cephesine dönüştürülüyor: Yasalar, maden ve enerji patronları lehine şekillendiriliyor. “Süper yetki” adı altında Saray’a devredilen izin mekanizması, halkı tamamen süreç dışına itiyor. ÇED süreçlerinin fiilen ortadan kaldırılması, ormanların ve sit alanlarının madene açılması, ruhsat bedellerinde yapılan astronomik indirimler, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da yaşamını tehdit ediyor. Bu tablo gösteriyor ki mesele sadece birkaç maden ruhsatı değil; Türkiye’nin doğasının ve kamusal denetiminin sistematik olarak devre dışı bırakılmasıdır. Yasa hayata geçerse, kamu yararı ve ekolojik denge de yerle bir edilecek. Bu yüzden meseleye bir rejim inşası olarak bakmak gerekir. “Altın bitti” diyen tüccarların yerine “Yetki bitti” diyen yurttaşların sözü geçmedikçe, bu düzenin kazananı hep aynı olacak: Talan edenler ve diğerleri.

Saray’a ‘süper maden’ yetkisi

Maden ve enerji projelerini ‘hızlandırmak’ iddiasıyla hazırlanan ‘süper izin’ yasası Mecliste.

✒️ Uğur Zengin yazdı

https://www.evrensel...

15.06.2025 06:10 — 👍 3    🔁 3    💬 1    📌 0
Preview
Aygün Kevrina ve Deniz Gezmiş sevdasına dair: ‘Tanığım’ Aygün Kevrina’nın Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım adlı kitabı yayımlandıktan sonra geniş okuyucu ilgisinin yanı sıra bazı tartışmalara da alan açtı. Yalnızca devrimci gençlik tarihinin simgesi olmakla kalmayıp Türkiye’de bütün sol ve sosyalist hareketler için de ortak bir değer olan Deniz Gezmiş hakkında söylenen, yazılan her sözün tartışılması, değerlendirilmesi önemlidir. Deniz Gezmiş hakkında yarım asırdan fazla bir zamandır pek çok kitap yazıldı. Deniz, şiirlere, türkülere, filmlere, tiyatro oyunlarına konu oldu. Ancak ilk kez onun özel ve gizli kalmış bir yanının perdesi açıldı. Bazı hayranlar, efsanevi devrimci önderin aşkı hakkında konuşulmasını “magazinleştirme” olarak değerlendirerek kitabı kınadı, bazıları ise bir idolün insan yönünün konuşulması için fırsat olarak görüp değerli buldu. Aslında kitabı “magazinleştirme” girişimi, Aygün Kevrina’nın gerçek olmadığı, kendisi gerçekse bile yazdıklarının hayal ürünü olduğunu ileri sürenlerden geldi. Deniz’le aynı yıllarda öğrenci olmuş, onunla bir süre devrimci gençlik eylemlerine katılmış olanlardan bazıları, Deniz’in “Bütün sırlarını bilen” arkadaşları gibi konuştular. “Yok böyle bir şey, olsa biz bilirdik!” dediler. Bunu söylerken, bir kısmı henüz kitabı okumamıştı bile! Deniz’in bu aşkını nasıl büyük bir özenle sergilememeye çalıştığını inandırıcı bir biçimde anlatan Aygün Kevrina’nın öyküsünden haberleri yoktu. Öyküyü bilenler, Deniz’in gerçekten en yakınında olan birkaç kişiydi. Onlardan hayatta kalan biri, arkadaşları arasındaki adıyla Dinamit Kenan’dı (Kenan Ertuğrul). “Olsa biz bilirdik” diyenler, herhalde Dinamit ile Deniz arasındaki omuz omuza ilişkiyi inkar edemeyecekler, onun tanıklığına kuşku düşüremeyeceklerdir. Kitabı okudun. İtirazları da biliyorsun. Sen, Kevrina’nın Deniz’le olan ilişkisi ve anlattığı tutkulu sevdası üzerine ne söylemek istersin? Kitapta, özellikle Deniz’le ilişkisinin başladığını söylediği mekanı çok iyi biliyorum. Merdivenlerden düşmesini, Deniz’in onu kaldırıp yaralarıyla ilgilenmesini anlattığı yer, aslında Beyoğlu-Tünel’deki TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) binasıdır, bunu Kevrina Aksaray FKF olarak hatırlıyor. Doğru, Aksaray’da FKF’nin bir yeri vardı, ancak TMGT’de bu uzun boylu kumral kızı çok kez gördüm ve Deniz’le sıradan olmayan bir yakınlığı olduğunu biliyordum. Şık giyimli ve bir zengin aile kızı görünümlüydü. Deniz ilişkilerini sergileme tutumu içinde olmadı; daha çok Aygün’ü koruma düşüncesiyle bir kız arkadaşı, bir sevgilisi olduğunu her yerde el ele dolaşarak herkese özellikle belli edip göstermeye çalışmıyordu ama ilişkileri gizli-saklı da değildi. Örneğin TMGT’ye genellikle akşamüzerleri bazen ayrı ayrı olsa bile bazen de birlikte geliyor, yine bazen ayrı ayrı bazen de birlikte çıkıyorlardı. Zaman zaman TMGT’de kalıp orada yatarak geceleyen arkadaşlardan bu yakınlığı hatırlayan çıkacaktır. O dönem bazı kişiler kız arkadaşlarını eylemlerden uzak tutar, örneğin gösterilere katılmasını istemez, hatta bu nedenle bazen kendileri de katılmayıp onlarla el ele biraz uzaktan izlerlerdi gösterileri. Deniz öyle yapmadı. 1969 başındaki yoğun protestolara birlikte katıldılar sürekli. Giderek mücadele koşullarının sertleşmekte olduğu, Aygün’ün de gözaltına alındığı bu yoğun hareketlilik dönemi birbirlerinden kopup ayrıldıkları dönem oldu aynı zamanda. İlişkilerini tam bir açıklıkla yaşamaktan kaçınmaları ve sonunda birbirlerinden kopmalarının Deniz’in kafasında silaha sarılma zorunluğu fikrinin netleşmesiyle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Deniz, Aygün’ü çok seviyor, sevgisinin yürümeyi kararlaştırdığı yolda kendisine “ayak bağı” olmasını istemiyor ve onu kendisinden kaynaklanacak tehlikelerden korumaya çalışıyordu. Bunu da Kevrina kendi yönünden oldukça açık ve inandırıcı bir biçimde anlatıyor. Bu anlatılanların, Deniz’in kişiliğine uyduğunu düşünüyorum. Ayrılma kararı alınmasından sonra Deniz’in nasıl durgunlaşıp duygusallaştığını çok iyi hatırlıyorum. Deniz’in “İmdadına yetişen” aynı günlerin aşırı hareketliliği ve bu hareketlenmenin Deniz’den talep ettikleri oldu. Nisan başlarında cezaevinden çıktıktan sonra Deniz kendisini üniversitenin işgal girişimi, protesto gösterileri, düzenlenen forumlar, polisle çatışmalar ve 9-10 Haziran’daki geniş kitle gösterisinin içinde buldu. Tümünün örgütleyicisi ve yönlendiricisi olarak tarihin kendisinden beklentilerini yerine getirmeye çalışırken duygularını denetlemeyi öğrenmekten başka çaresi yoktu. Peki, evlilik girişimine ne diyorsun? Bu da tartışmalı bulunuyor. O dönemde, özellikle üniversitenin ilk yıllarında evlenen arkadaşlarımız çoktu. En bilenen örnekleri söyleyeyim, Mahir Çayan ve Sinan Cemgil evliydiler. Anlatılanlar, Deniz’in üniversitedeki ilk yıllarına ait bir olaydır. Deniz, ilişkiyi meşrulaştırmak ve beraberlikleri önündeki engelleri kaldırmak için bu yolu düşünmüş olabilir. Doğrudan tanığı değilim ama bunun ihtimal dışı olmadığını söyleyebilirim. Fakat hepimiz biliriz, Deniz’in en çok kullandığı sözlerden biri “Biz ölüme nişanlıyız” özdeyişidir. Che’nin, “Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin” diye başlayan o ünlü meydan okumasını gür sesiyle bağırarak tekrarladığını da hepimiz biliriz. Dolayısıyla bu her şeye hazırlıklı ruh halinin göze aldığı yolculuğa, henüz buna hazır olmayan bir genç kızı da götürmek istememiş olması çok doğal. Zaten Kevrina da bunu anlamış, kendisine çok acı gelmesine rağmen kabullenmiştir. Olaylar ve tarih dizini arasında kimi uyumsuzluklar bulunduğu da söyleniyor. Falanca tarihte filanca olay olmamıştı gibi... Senin de tespit ettiğin bu türden yanlışlar var mı? Öncelikle bu kitabın bir tarih kitabı, belgelere dayanan bir araştırma olmadığını unutmayalım. Nitekim, Kevrina da kitabın bir yerinde buna değiniyor. Yazmaya başladığı anda, hangi olayın önce hangisinin sonra olduğunu şaşırdığını söylüyor. Anılar, kendiliğinden sıraya dizildiler diyor. Şu cümlesi de önemli bence: “Onlar kendi kendilerine yazıldılar. Yıllarca sabretmişler, demlenmişlerdi.” Aradan neredeyse altmış yıl geçmiş ve Kevrina anılarını paylaşmaya çok geç karar vermiş. Onun yaşadığı sıradan bir aşk hikayesi değil. Aşık olduğu insan, her yönüyle olağanüstü ve ölümü de bütün bir halkı acılara boğmuş bir devrimci. Onu hiç tanımayanlar bile günlerce yas tuttu. Ona aşık olan, onun sıcaklığını hissetmiş, gözlerinin içine bakmış bir genç kızın acısının ve yasının büyüklüğünü tahmin etmek zor değil. Böyle bir acıyla kaplanmış bellekte, her olayın tam ve gerçek haliyle hatırlanıp yazılması mümkün değil. Tutkuyla yaşanmış bir aşkın sevdası yarım kalmış bir genç kızı yaşlı bir kadına dönüştüren 60 acılı yıl boyunca hayalle gerçeğin, yaşanmışlıklarla kurgunun iç içe geçeceği düşünce ve duygulara yataklık etmesinden doğal ne olabilir? Şimdi seninle 1968 yılını konuşuyoruz, aynı olayı farklı farklı hatırlıyor anlatıyoruz, yanımızda iki kişi daha olsa, ortaya bambaşka, tutarsızlıklarla dolu bir hikaye çıkacak. Bazı tarihlerle gelişmeler sorunlu olabilir ama ben Kevrina’nın samimiyetinden kuşku duymuyorum. Bize neredeyse mitolojik bir kahraman haline getirilmiş olan devrimci bir gencin insancıl duygu dünyasını görmemiz için kapı açan bir kitap ve bu bakımdan elbette çok önemli. Kitapta ABD ajanlarının öğrencilerle ilişki kurmaya çalışmasının anlatıldığı bir bölüm var. Kevrina önce Savaş Gemisi Shangri-La’ya götürülen öğrenciler arasında yer alıyor, sonra orada kendileriyle Türkçe konuşan bir Amerikan subayını polis tarafından sorgulanması sırasında karşısında buluyor. O dönemde ABD ile Türkiye arasındaki ilişkileri ayrıntılarıyla bilmeyenler için yadırganabilecek bir hikaye gibi görünüyor. Bu hiç de hayal ürünü değil. İstanbul sokaklarında ABD askeri polisi devriye gezerdi. Kaldı ki Kevrina, bir ajanlaştırma girişiminden söz ediyor, bu durumda devrimci gençlik önderlerinin, hele Deniz gibi artık her haliyle genç bir devrimci önder olmuş birinin onların gözünden kaçması imkansız. Sorgunun bir Amerikan ajanı tarafından yönlendirilmesi de şaşırtıcı değil. O dönemde, İstanbul Emniyetinin başında Muzaffer Çağlar bulunuyordu ve Kevrina’nın anlattığı işkence yöntemlerine devrimci gençlerin birçoğu aşinaydı.

Aygün Kevrina ve Deniz Gezmiş sevdasına dair: ‘Tanığım’

✒️ Aydın Çubukçu yazdı https://www.evrensel...

15.06.2025 06:24 — 👍 5    🔁 1    💬 0    📌 0
Preview
Sıcak yaz 2025 yılının ilk yarısı tamamlanırken ekonomideki gidişat ile ilgili kısa bir toparlama yapmak, önümüzü görmek açısından faydalı olabilir. Bu vesileyle Şimşek programının geleceği hakkında da bir değerlendirme yapabiliriz. Aşağıda detaylarını açacağım ama alışılmış tabiri kullanırsak, bu yaz sıcak geçecek. 2025 başındaki revizyon 2025 başında ekonomi gündemi faiz indirimlerinin başlamasıyla şekilleniyordu. 2024’ün mayıs ayında enflasyonun yüzde 75 ile tepe noktasını görmesiyle Cumhur İttifakına yerel seçimlerde büyük bir hezimet hediye eden ekonomi yönetimi, 2024 sonuna gelindiğinde faiz indirimlerine başlamıştı. Ancak 2025 yılının, 2023 sonrası dönemin en zor yılı olacağı biliniyordu. Hatta önceki yıl açıklanan orta vadeli programda da ekonomik büyümenin 2025 sonrasında canlanacağı öngörülmüştü. Bu ortamda, yani henüz faiz indirim döngüsü yeni başlamışken şubat ayında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 yılı için enflasyon tahmiminini yüzde 21’den 25’e yükseltmesi, ekonomi yönetiminin pek çok eleştiriye maruz kalmasına neden olmuştu. Ancak TCMB, bu eleştirilere karşı faiz indirimlerinin ‘otomatik pilotta’ gitmeyeceğini, bir başka ifadeyle ihtiyaç olması halinde ilave sıkılaştırma yapacaklarını belirtmişti. TCMB’nin işaret ettiği o ‘ihtiyaç’ mart ayında ortaya çıktı. 19 Mart ve sonrası 19 Mart operasyonunun ekonomik etkilerini sınırlamak için üç temel adım atıldı. İlk olarak TL’deki hızlı değersizleşmeyi önlemek için TCMB rezervleri kullanıldı. İkinci olarak döviz talebi durmayınca iki kere faiz artışına gidildi ve faiz fiili olarak yüzde 42.5’ten yüzde 49’a çıktı. Üçüncü olarak ise makroihtiyati önlemlerle bir yandan döviz rezervlerinin yeniden toparlanması, diğer yandan da kredi miktar sınırlamaları ile ek finansal sıkılaştırmalar amaçlandı. Sonuçta bu üç adımın, ekonomiyi 19 Mart operasyonu öncesine göre daha soğutması, ekonomi yönetiminin amaçlamadığı, ancak 19 Mart’ın ekonomik etkilerini sınırlama adımları sonucunda ortaya çıkan bir sonuçtu. Mayıs enflasyonunda görülen yüzde 1.53 verisi, bu gidişatı teyit eder nitelikte. Şu anda önümüzdeki süreç, TCMB’nin faiz indirimine ne zaman başlayacağı ve hangi tempoda faiz indireceği ile şekillenecek. Bunda ise enflasyonun seyri önemli olacak. Yılın ilk beş ayına bakıldığında enflasyon çoktan yüzde 15.09’u buldu. TCMB’nin yılın kalanında daha düşük bir aylık enflasyon temposu beklemesi, reel pozitif faizin süreceği varsayımına dayanıyor. Ancak pozitif faiz sürse de yıl sonuna gelindiğinde faizlerin yaklaşık 10 puan düşmesi mümkün. Bu gelişmenin siyaseten muhalefetin önüne gelen bir fırsatı daha kaçırması anlamına gelebileceğine daha önce değindiğim için bu konuyu burada açmıyorum. Sıcak yaz Bu sözünü ettiğim senaryonun 2025’in sonuna doğru hayata geçmesi, pek çok başka değişkene bağlı. Örneğin İsrail’in İran’a saldırısıyla yeni bir evreye geçen Ortadoğu’daki jeopolitik gerilimlerin iktisadi etkilerinin olması beklenebilir. Nasıl petrol ve emtia fiyatlarının gerilemesi TCMB’nin enflasyonu kontrol etmesinde işine yaradıysa, artan jeopolitik gerilimler nedeniyle petrol fiyatlarının kalıcı olarak yükselmesi durumunda enflasyonu artırıcı etki yapabilir. Bu durumda ekonomiyi yeniden canlandırmak için gerekli olan faiz indirimlerinin daha da ötelenmesi gündeme gelebilir. Önümüzdeki dönemdeki önemli gelişmelerden biri de sanayideki ‘kan kaybının’ daha ne kadar süreceği olacak. Zira yakın dönemde sanayi sektörü daralırken ekonomik büyüme sınırlı da olsa sürdü. Ancak değerli TL ve yüksek faiz politikasının başta teksil olmak üzere emek yoğun sektörlerde istihdam kaybına, firma iflaslarına ve hatta sermaye çıkışlarına neden olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz haftalarda açıklanan KGF kredisi, bu kesimlerden yükselen sesleri yatıştırmaya yetmedi. Bir başka kritik konu ise geçtiğimiz cuma günü belli olan kamu çerçeve protokolü (KÇP) ve bu çerçevede kamu işçilerine oldukça düşük bir zam teklif edilmesi olacak. Zira sendikalardan gelen ilk açıklamalar, bu zammın kabul edilmeyeceği yönünde. Bunun anlamı, kamu işçilerinin itirazlarını önümüzdeki haftadan itibaren daha fazla duymaya başlayacağımız olacak. Kısacası, gerek jeopolitik gerginliklerin giderek artacak olması, gerekse hem sanayicilerden hem de işçilerden çıkan seslerin daha da gürleşeceği bir döneneme giriyor olmamız, bu yazın daha da sıcak geçmesine neden olacak. 2026’ya kalan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada, 2026 yılının ‘Refahın daha çok hissedildiği’ bir yıl olacağını ileri sürdü. Bu ise bir yandan enflasyonun gerilemesi diğer yandan faizlerin düşmesiyle birlikte kredi musluklarının yeniden açılmasıyla mümkün olabilir. Ancak bu konuda şunu vurgulamamız gerekiyor: Enflasyonun gerilemesi otomatik olarak refahın artması anlamına gelmez. Önemli olan gelirin enflasyonun üstünde artıp artmadığıdır. Örneğin yüksek enflasyon ortamında dahi, geliri enflasyonun üzerinde artan kesimlerin refahı artıyor demektir. Zira enflasyon fiyatlar genel seviyesindeki artıştır, enflasyonun azalması fiyat artışlarının daha az gerçekleşmesi gerekir. Ancak bu, reel ücretlerin gerilemesinin ve birikimli olarak gelen refah kaybının telafisi anlamına gelmez. 2026’nın refahın daha çok hissedildiği bir yıl olması, ancak emekçilerin bu yönde verecekleri mücadelelerin başarılı olmasıyla mümkün.

Sıcak yaz

✒️ Ümit Akçay yazdı https://www.evrensel...

15.06.2025 06:47 — 👍 3    🔁 1    💬 0    📌 0
Video thumbnail

Evrensel30Yaşında

🗞️Sesimizi emekçilerden, gücümüzü okurlarımızdan alıyoruz. Yasaklara, cezalara rağmen susmayan Evrensel, 30 yıldır emeğin, özgürlüğün ve adaletin sesini duyuruyor

Haydi, “Emeğin Sesine Kulak Ver!”, gerçeğin habercisini güçlendir

🎂Birlikte nice 30 yıllara!

06.06.2025 17:07 — 👍 51    🔁 13    💬 0    📌 8
Preview
Bir kadının sesi: Ayşe Şan’dan Berfin Zenderlioğlu’na Kürt müziğinin unutulmaz sesi Ayşe Şan’ın yaşamı, tiyatro sanatçısı Berfin Zenderlioğlu’nun performansıyla sahnede yeniden hayat buluyor. 'Ez Eyşe Şan' adlı tiyatro oyunu, sürgün, yas, kadınlık ve san...

Bir kadının sesi: Ayşe Şan’dan Berfin Zenderlioğlu’na

Kürt müziğinin unutulmaz sesi Ayşe Şan’ın yaşamı, tiyatro sanatçısı Berfin Zenderlioğlu’nun performansıyla sahnede yeniden hayat buluyor

Haber: Şerif Karataş

ilketv.com.tr/bir-kadinin-...

05.06.2025 13:25 — 👍 1    🔁 1    💬 0    📌 0
Preview
Gezi Parkı protestolarının 12’nci yıldönümü: Mis Sokak’ta basın açıklaması İstiklal Caddesi'ni saat 17:00 itibarıyla boşaltan emniyet güçleri, sokak aralarını da polis otobüsleriyle kapattı.

Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla Gezi Parkı protestolarının 12’nci yıldönümü için İstiklal Caddesi’ndeki Mis Sokak’ta bir araya gelenler protestolarda hayatını kaybedenleri andı ve bir basın açıklaması yaptı

ilketv.com.tr/gezi-parki-p...

31.05.2025 17:02 — 👍 4    🔁 4    💬 0    📌 0
Preview
Queen tarım işçileri sendikal hakları için mücadele ediyor İzmir’in Dikili ilçesinde faaliyet gösteren Danimarka sermayeli Queen Flower serasında çalışan çoğunluğu kadın işçiler, DİSK’e bağlı BTO-SEN’e üye oldu. İşveren sendikanın yetkisine itiraz etti. Sendi...

🔸Queen tarım işçileri sendikal hakları için mücadele ediyor

🔸“Bu açıkça bir yıldırma politikasıdır. İşçiler ev ziyaretleriyle tacize uğruyor, performans gerekçesiyle işten atılmakla tehdit ediliyor.”

📰Şerif Karataş
ilketv.com.tr/queen-tarim-...

28.05.2025 13:31 — 👍 2    🔁 1    💬 0    📌 0
Post image

📌 Trump’ın Ortadoğu vizyonu ve Kürtlerin kaderi

▪️ Yüzyıllardır statüsüz bırakılmış Kürt halkının öz-yönetim talepleri karşılanmadıkça bölgeye istikrar gelmeyeceği üzerinde dünya kamuoyu artık fikir birliğine varmış bulunuyor

🖊️ Zafer Yörük

yeniyasamgazetesi9.com/trumpin-orta...

27.05.2025 21:30 — 👍 0    🔁 1    💬 0    📌 0
Post image

Kadıköy gün batımı...

27.05.2025 17:52 — 👍 0    🔁 0    💬 0    📌 0

@serifkaratas is following 20 prominent accounts