Atatürk’ün vasiyetnamesi, Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimliğinde, vefatından 18 gün sonra, 28 Kasım 1938 Pazartesi günü açılmıştır.
(Kaynak: TarihTarih Facebook Sayfası)
@tarihtarih.bsky.social
Atatürkçü çizgide yayın yapan bir yayınevi... https://www.facebook.com/tarihtarihsayfasi
Atatürk’ün vasiyetnamesi, Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimliğinde, vefatından 18 gün sonra, 28 Kasım 1938 Pazartesi günü açılmıştır.
(Kaynak: TarihTarih Facebook Sayfası)
vasiyetnameyi tevdi eden Ulu Önderimiz ATATÜRK ve hazır bulunanlara imza ettirdim ve ben de altını mühürleyerek imza ettim.
6 Eylül 1938 günü saat: 13.30
Neşet Ömer İRDELP, H. R. SOYAK, İ. KUNTER, K. ATATÜRK”
size tevdi ediyorum. Bu vasiyetnamemin muhafazasını ve kanun hükümlerinin yerine getirilmesini isterim' buyurdular.
Bana kapalı olarak verilen bu zarfı alırken mumaileyhim ve Neşet Ömer İRDELP ve Hasan Rıza SOYAK hazır bulunuyorlardı. Zarfı muhafaza için aldım ve bu Zabıt Varakası'nı tanzim ederek
Sarayı’na gittim.İstanbul Mebusu Dr. Profesör Neşet Ömer İRDELP ve Riyaseti Cumhur Umum Katibi Hasan Rıza SOYAK’ın delaletleriyle Türkiye Cumhur Reisi Atatürk’ün huzurlarına çıkarıldım. Davet sebebini kendilerinden istizan ve istifam eylediğimde: 'Kendi elimle yazıp zarf içine koyduğum vasiyetnameyi
11.12.2024 19:04 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0imza ve mühürünü koyan ve basan ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının verdiği salahiyetleri haiz olarak Galata’da Tünel yanında Billur Sokağı'nda Taptaş Han'ın altındaki dairemde iş gören Beyoğlu Altıncı Noteri İsmail KUNTER, vazife başında iş görmekte iken vaki olan davet üzerine Dolmabahçe
11.12.2024 19:04 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0Ayrıca konuyla ilgili olarak Noter İsmail KUNTER, Genel Sekreter Hasan Rıza SOYAK, Dr. Neşet İRDELP ve ATATÜRK’ün imzaladığı bir tutanak düzenlenmiştir:
“BEYOĞLU ALTINCI NOTERİ
Y. NO. 7061
C. NO. 1
ZABIT VARAKASI
Bin dokuz yüz otuz sekiz yılı Eylül ayının altıncı Salı günü (6 Eylül 1938) ben aşağıda
6 Eylül 1938’de Doktor Neşet İRDELP, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza SOYAK ve Noter İsmail KUNTER’in hazır bulunduğu ortamda Atatürk, kapalı zarf içindeki vasiyetini Noter İsmail KUNTER’e:
“Bu benim vasiyetimdir. İcap ettiği zaman lütfen kanuni muamelesini yaparsınız” diyerek vermiştir.
MERAK EDİLEN O VASİYETNAME
Atatürk, 5 Eylül 1938 Pazartesi sabahı kendi el yazısıyla vasiyetnamesini kaleme almış, yazdıktan bir gün sonra notere vermeyi uygun görmüştür. Bu işlem için Beyoğlu Taptaş Han'daki İstanbul Altıncı Noter İsmail KUNTER’i seçmiştir.
6 Eylül 1938’de,
bir örneği olması açısından da kayıtlara geçtiğini hatırlamış olduk.
(Kaynak: TarihTarih Facebook sayfası)
okurlarından tahminde bulunmalarını, doğru tahminde bulunacaklar arasında çekilecek kurayla birinci olana 100 lira ödül verileceğini duyururlar. Okurların 20 kupon biriktirerek takip ettikleri bu yarışma, gazetelerin tiraj kaybını ne derecede etkiledi bilmiyoruz ama izdivaç programlarının bizdeki
07.12.2024 05:36 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0sahibi Us kardeşler bugünkü “izdivaç” programlarının bizdeki ilk örneği olan “Mesut Çiftler Müsabakası”mı başlatırlar. 30 Kasım 1928’de eski harflerle yaptıkları baskıyla bunu okurlarına duyururlar. Temsili olarak tanıttıkları karakterler arasında kimin kimle evlenmesi gerektiğine yönelik
07.12.2024 05:36 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0ancak eski harfleri bilenlerin yeni harfleri öğrenme konusunda çaba sarf etmeyeceklerini bilen Gazi. devrimin yerleşmesi açısından bu teklifi kabul etmemiş, kanunun uygulanmasını istemiştir.
Okurlarını kaybetmek istemeyen gazetecilerin çözüm olarak bulduğu şey ise oldukça ilginçtir. Vakit gazetesi
tamamen kullanılmaya başlamıştır.
Harflerin değişmesi sanırız en çok gazetecileri ilgilendirmişti. Yeni harflere karşı olmasalar da satışlarının azalacağı endişesini taşıyorlardı. Gazetelerinin yarısını eski yarısını yeni harflerle basmak konusundaki tekliflerini Atatürk’e arz etmişler
YENİ HARFLERLE GAZETE SATMAK İÇİN BİR FORMÜL
Harf Devrimi, 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” ile kabul edilmiş ve 3 Kasım 1928 günü Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
1 Kanunuevvel (Aralık) 1928 tarihinden itibaren de yeni harfler
Almanlarla olan ilişkilerin yeni yeni düzelmeye başlaması ve ülkeler arasında diplomatik kriz çıkmaması için sansür kurulu da filmin gösterimini yasaklar. (Ancak karar çıkana kadar Ankara ve İstanbul sinemalarında film gösterimi devam etmiştir.)
(Kaynak: TarihTarih Facebook sayfası)
beğendiğini, savaşın getirdiği felaketleri en iyi biçimde anlatan bir belge niteliği taşıdığını, fakat savaştan yeni çıkmış Türk halkına bu filmin gösterilmesini sakıncalı bulduğunu, bunun için vaktin henüz erken olduğunu söylemiştir. Zira film bir süre sonra (1932) Almanya’da da yasaklanmıştır.
05.12.2024 11:16 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0Avrupa'da militarizm ve faşizmin yükselmeye başladığı 1930'da gösterime girmiştir. Kemal Seden tarafından Türkiye’ye getirilen filmin ilk özel gösterimi Atatürk için yapıldığında, henüz sansür kurulu onay süreci devam etmektedir.
Atatürk, yanında oturan Dahiliye Vekili Şükrü Kaya'ya filmi çok
diye nitelendirilmiştir. Bu filmle sinemada 'ilk kez', savaşın tüm korkunçluğu ve gerçekliğiyle perdeye yansıtıldığı, 'açık bir savaş karşıtı bildirinin kitleye iletildiği' söylenir..
Birinci Dünya Savaşı'nın askerler üzerindeki psikolojik yıkımını, yedi genç karakterin bakışından anlatan film,
Seyrettiği film ise genç bir Alman askeri olarak savaşı bizzat yaşamış olan Erich Maria Remarque'ın Birinci Dünya Savaşı'nı anlatan 'Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok' adlı romanının sinemaya uyarlanmasıdır. Sinema tarihçileri tarafından "Savaş sinemasının 1930'larda ortaya çıkardığı en önemli film"
05.12.2024 11:16 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0O FİLMİ ATATÜRK MÜ YASAKLADI?
Atatürk, 3 Aralık 1930 günü Beyoğlu Elhamra Sineması'nda. Yanında kız kardeşi Makbule Atadan ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın görüldüğü bu fotoğraf, Cemal Işılsel tarafından çekilmiş. (Bk. Atatürk Gazi Mustafa Kemal, Foto Cemal Işıksel, TTK, 1969, s. 78)
edilmesi gibi yaptırımlara cezai uygulamalar yanında sıklıkla başvurulduğu görülmektedir.
(Görseller: 1) 06 Kasım 1942 tarihli Son Posta gazetesi
2) 06 Kasım 1942 tarihli Haber gazetesi
3) 05 Kasım 1942 tarihli Haber gazetesi)
(Kaynak: TarihTarih Facebook sayfası)
afiyetle yiyen müşteri de esnaf da mutlu olur.
Uygulama ne kadar sağlıklı bir şekilde yürütüldü. Ne zamana kadar devam etti bilmiyoruz ama aynı dönemde esnafın ticaret ahlakı konusunda görülen aksaklıklar Meclis’te de gündem olmuş, hileli iş yapanların kara listeye alınması ve gazetelerde afişe
dolaplara kaldırmış, devamlı müşterilerinden biri geldiğinde onunla ilgilenen garson diğer garsona seslenerek “Beyefendinin sabah bıraktığı paketi” getirmesini ister. Dolabın başındaki garson da sabah dolaba yerleştirdiği paketi alıp müşterinin masasına bırakır.
Kağıdından çıkardığı ekmeğini
uymayanların cezalandırılacağını duyurmuştur.
Müşterilerinin ekmek yemeden doymayacağını bilen esnaf da farklı çözüm arayışlarına (!) girmekte geç kalmamış elbette.
Lokantacılar, sabah erken saatlerde aldıkları ekmekleri dörder parçaya bölüp her parçayı ayrı kağıtlara sarıp göz önünde bulunmayan
üç çeşitten fazla yemek yapılmayacağını, yalnız lüks lokantalarda istakoz veya yüksek cins bir balık çeşidi ile iki farklı tatlı çeşidi olabileceğini”, 5 Kasım 1942’de gazetelerde yayınlanan bu haberin resmî tebliğ sayılacağını, 6 Kasım itibariyle uygulamaya ve denetime başlanacağını ve buna
28.11.2024 13:11 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0yolsuzluğu önlemek amacıyla 4 Kasım 1942’de aldığı kararla “ İstanbul’da bulunan lokanta, birahane, gazino ve emsali gıda mamülleri satan müesseseler ve seyyar satıcılar, müşterilerine karne mukabilinde dahi olsa ekmek satamayacağını, lokantalarda bir çeşit et, bir çeşit sebze ve pilav olmak üzere
28.11.2024 13:11 — 👍 0 🔁 0 💬 1 📌 0MEVZUAT DEĞİŞSE DE YOLUNU BULAN TÜCCAR
İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği süreçte, lüks tüketimin, israfın önüne geçip tasarruf tedbirlerinin devlet eliyle uygulandığı günlerde ekmek satışının karneye bağlandığı bilinmektedir. İstanbul Valiliği ekmek satışının düzenlenmesi ve her türlü
“Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun 100. yıl dönümünde, 1981 yılında anılmasını kararlaştırmıştır.”
(Kaynak: TarihTarih Facebook sayfası)
sonra 27 Kasım 1978’de başta bu öneriye karşı çıkan İsveç delegesi şunları söyler:
"Ben Atatürk’ü inceledim. Bütün ülke temsilcilerinden özür diliyorum ve bu metne ilk imzayı ben atıyorum!"
Bütün delegelerin imzaladığı UNESCO Genel Konferansından çıkan karar metninde şu ifadeler yer almaktadır:
hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?" deyince Rus delegesi ayağa fırlamış ve yumruğunu masaya vurup konuşur:
"Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki Atatürk öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir. Bırakın onu bir yıl anmayı, her problemimizde çare olarak aramalıyız".
Bir kaç gün