SözKoyusu

Bu yasa, yerelde ne çiftçiyi ne köylüyü ne sokaktaki vatandaşı koruyor. Tam tersine, bütün yaşamları alt üst edebilecek bir kontrol ve dayatma sisteminin altyapısını oluşturuyor.

Bu da çok işine geliyor.
Üstelik bazı muhalefet partilerinin yönettiği büyükşehir belediyeleri, bu yasanın öngördüğü "iklim uyum planlarını", "karbon emisyon veri tabanlarını", "yeşil finans sistemlerini" uygulamaya başladı bile.

Yani açıkça söyleyeyim:
Muhalefet bu yasayı doğrudan desteklemiyor belki, ama dolaylı olarak meşrulaştırıyor. Çünkü olası bir iktidar değişikliğinde o ödeneklerin kontrolünün kendi eline geçeceğini biliyor.

Meclis İçtüzüğüne göre bir komisyonun toplanabilmesi için çoğunluk gerekiyor.
Muhalefet “bu antidemokratik, bir dayatmadır” diyerek toplantılara katılmasa, bu yasa değil mecliste oylamaya sunulmak, komisyonda görüşülemezdi.
Ve bu katılım, yasanın "demokratik süreçlerden geçtiği" algısını doğurdu.

CHP, DEM Parti, TİP ve diger muhalefet partilerinden bazı vekiller bu yasaya şerhler düşerek güya “eleştiri” sundular.

Açıkça soruyorum:
Madem bu kadar karşısınız, neden komisyonda bulundunuz?
Çünkü bu yasa o komisyonda görüşülebildiyse muhalefet milletvekillerinin varlığı sayesinde görüşüldü.

Peki muhalefet ne yapıyor?
Burada gerçekleri eğip bükmeye gerek yok. İklim Yasası şu an TBMM Çevre Komisyonu’nda görüşüldü. Tali komisyonlara gönderilmedi.

İktidar, Avrupa’ya “yeşil uyum sağlıyoruz” diyebilmek ve vadedilen fonları alabilmek için bu yasayı bir an önce geçirmek istiyor.
Kamuoyu tepkisi de zayıf. İnsanların çoğu bu kanunun içeriğini tam olarak kavramış değil . Eğer ciddi bir toplumsal karşı duruş örgütlenmezse, bu yasa hızla kanunlaşır.

Bu yasa sadece Türkiye’nin değil, Türkiye dışındaki küresel çıkarların dayattığı bir metin. AB’nin karbon düzenlemeleri, finans baskıları, dış ticaret ilişkileri, hepsi bu yasayı doğrudan etkiliyor.

Şunu açıkça söyleyeyim:

Evet, bu taslağın tüm maddelerinin meclisten onay alıp geçme ihtimali çok yüksek. İlk nedeni işin ucunda milyar dolarlık ödenekler olması. Paris Anlaşması'nın imzalanmasıyla başlayan süreç, artık AB fonları, ticari baskılar ve IMF tipi dış etkilerle yönlendiriliyor.

Yani toprağından, suyundan, yaşam biçiminden, işinden gücünden olan insanlar neyle karşılaşacağını bilmeden, kafasında bin tane soru işaretiyle bekliyor.
En öncelikli soru
Bu taslağın kanun haline gelip gelmeyeceği. Halkın itirazlarının hükümet tarafından dikkate alınıp alınmayacağı.

Bu insanoğlunun bekasını hedefleyen zoraki bir dönüşümün yasası.
Ve kimse geleceğinin neye dönüşeceğini bilmiyor.
Meclis’te görüşüldü ve ilk 4 madde kabul edildi. Sözde karbon nötr hedefiyle, "yeşil büyüme" adıyla gelen bu yasa, aslında " toplumları hizaya getirme" etme yasası.

Sonuç?
İklim Yasası’nın geçip geçmeyeceğini belirleyecek olan şey sadece Meclis’teki oylama değil, bu yasanın kime ne getirip, kimden ne götüreceğini anlayan halkın ne kadar direnç göstereceğidir.

Yasa yürürlüğe girer mi?
Eğer ciddi bir kamuoyu tepkisi olmazsa, evet. Ama toplumun “bilmiyor, anlamıyor” diye düşündükleri kesimi bile " midesi ile ilgili" kısım nedeniyle de olsa artık biliyor ve sorguluyor.
Ve asıl korku burada başlıyor:
Bu sefer halk tümüyle kandırılamıyor.

İklim Yasası Kabul Edilecek mi?
Milyonlarca insanın gözü Meclis’te… Çünkü bir süredir “İklim Kanunu” diye önümüze sürülen bir taslak var.
Herkes bunun bir çevre koruma yasası olmadığını biliyor.

Sonuç?
İklim Yasası’nın geçip geçmeyeceğini belirleyecek olan şey sadece Meclis’teki oylama değil, bu yasanın kime ne getirip, kimden ne götüreceğini anlayan halkın ne kadar direnç göstereceğidir.

Yasa yürürlüğe girer mi?
Eğer ciddi bir kamuoyu tepkisi olmazsa, evet. Ama toplumun “bilmiyor, anlamıyor” diye düşündükleri kesimi bile " midesi ile ilgili" kısım nedeniyle de olsa artık biliyor ve sorguluyor.
Ve asıl korku burada başlıyor:
Bu sefer halk tümüyle kandırılamıyor.

Bu yasa, yerelde ne çiftçiyi ne köylüyü ne sokaktaki vatandaşı koruyor. Tam tersine, bütün yaşamları alt üst edebilecek bir kontrol ve dayatma sisteminin altyapısını oluşturuyor.

Bu da çok işine geliyor.
Üstelik bazı muhalefet partilerinin yönettiği büyükşehir belediyeleri, bu yasanın öngördüğü "iklim uyum planlarını", "karbon emisyon veri tabanlarını", "yeşil finans sistemlerini" uygulamaya başladı bile.

Yani açıkça söyleyeyim:
Muhalefet bu yasayı doğrudan desteklemiyor belki, ama dolaylı olarak meşrulaştırıyor. Çünkü olası bir iktidar değişikliğinde o ödeneklerin kontrolünün kendi eline geçeceğini biliyor.

Meclis İçtüzüğüne göre bir komisyonun toplanabilmesi için çoğunluk gerekiyor.
Muhalefet “bu antidemokratik, bir dayatmadır” diyerek toplantılara katılmasa, bu yasa değil mecliste oylamaya sunulmak, komisyonda görüşülemezdi.
Ve bu katılım, yasanın "demokratik süreçlerden geçtiği" algısını doğurdu.

CHP, DEM Parti, TİP ve diger muhalefet partilerinden bazı vekiller bu yasaya şerhler düşerek güya “eleştiri” sundular.

Açıkça soruyorum:
Madem bu kadar karşısınız, neden komisyonda bulundunuz?
Çünkü bu yasa o komisyonda görüşülebildiyse muhalefet milletvekillerinin varlığı sayesinde görüşüldü.

Peki muhalefet ne yapıyor?
Burada gerçekleri eğip bükmeye gerek yok. İklim Yasası şu an TBMM Çevre Komisyonu’nda görüşüldü. Tali komisyonlara gönderilmedi.

İktidar, Avrupa’ya “yeşil uyum sağlıyoruz” diyebilmek ve vadedilen fonları alabilmek için bu yasayı bir an önce geçirmek istiyor.
Kamuoyu tepkisi de zayıf. İnsanların çoğu bu kanunun içeriğini tam olarak kavramış değil . Eğer ciddi bir toplumsal karşı duruş örgütlenmezse, bu yasa hızla kanunlaşır.

Bu yasa sadece Türkiye’nin değil, Türkiye dışındaki küresel çıkarların dayattığı bir metin. AB’nin karbon düzenlemeleri, finans baskıları, dış ticaret ilişkileri, hepsi bu yasayı doğrudan etkiliyor.

Şunu açıkça söyleyeyim:

Evet, bu taslağın tüm maddelerinin meclisten onay alıp geçme ihtimali çok yüksek. İlk nedeni işin ucunda milyar dolarlık ödenekler olması. Paris Anlaşması'nın imzalanmasıyla başlayan süreç, artık AB fonları, ticari baskılar ve IMF tipi dış etkilerle yönlendiriliyor.

Yani toprağından, suyundan, yaşam biçiminden, işinden gücünden olan insanlar neyle karşılaşacağını bilmeden, kafasında bin tane soru işaretiyle bekliyor.
En öncelikli soru
Bu taslağın kanun haline gelip gelmeyeceği. Halkın itirazlarının hükümet tarafından dikkate alınıp alınmayacağı.

Bu insanoğlunun bekasını hedefleyen zoraki bir dönüşümün yasası.
Ve kimse geleceğinin neye dönüşeceğini bilmiyor.
Meclis’te görüşüldü ve ilk 4 madde kabul edildi. Sözde karbon nötr hedefiyle, "yeşil büyüme" adıyla gelen bu yasa, aslında " toplumları hizaya getirme" etme yasası.

İklim Yasası Kabul Edilecek mi?
Milyonlarca insanın gözü Meclis’te… Çünkü bir süredir “İklim Kanunu” diye önümüze sürülen bir taslak var.
Herkes bunun bir çevre koruma yasası olmadığını biliyor.

ÖZGÜRLÜĞÜN YOLUNUN MİDESİNDEN GEÇTİĞİNE İNANANLARA...

Sen zaten yıllardır küresel sistemin sofrasında yiyip içiyorsun.
Sana sunduklarını korumaya çalışıp, seni esir alan sisteme hâlâ hizmet etmeye devam edip, bir yandan da “bizi köleleştirmeye çalışıyorlar” diye bağırıyorsun.

Her çatalda tahakküme, zorbalığa hizmet edip göz yumuyorlar.

“Ben yemem kardeşim desene, bak bakalım kim sana tahakküm kurabiliyor?”
İşte o gün başladığında, devrim olur.

#veganlikozgurluktur
#iklimyasasinahayir
#karbonayakiziyalandır