Funda Alpaslan Talay

Haftanın özeti: Erken kalk, oku, çalış, üret, izle, mücadele et, destek ol, dayanışma göster, yeniden başla ve elbette biraz tenis oyna.

Hayat da bir kort gibi, mücadele etmeden sayı alamazsın.

Nar taneleri gibiyiz; ayrı ayrı kırılgan, bir aradayken güçlü.
Emek, eşitlik ve dayanışma olmadan hiçbir nar tam değildir.
Toplum, dayanışmanın meyvesidir.
Birlik, doğanın en eski yasası aslında.
Sosyoloji bize bunu her gün yeniden hatırlatır.

Narın yapısı, toplumsal örgütlenmenin doğal bir metaforudur.
Kapitalist sistem bireyi yüceltirken, dayanışmanın gücünü unutturur.
Oysa toplum, ben'lerin değil biz'lerin hikâyesidir.
Birbirimiz olmadan hiçbirimiz tam değiliz.

Bir araya geldiklerinde bütünü oluşturuyorlar.
Her bir tanesi kendi renginde, kendi yerinde ama bütünüyle bir anlam kazanır.
Toplum da öyle, bireylerin değil, ortak emeğin ürünü.

Elimde bir nar, taneleri ışığın içinde parlıyor.
Narın, doğanın sosyolojik bir metaforu olduğunu keşfediyorum.
Bir tanesi eksik olsa, bütün tamamlanmıyor.
Her tanesi bir hikâye, bir emek, bir umut...
İçinde onlarca tanecik, bir aradalığın, dayanışmanın en güzel hali.

Funda Alpaslan Talay / Uzman Sosyolog: Görünmeyeni okumak

Sosyolog olmak,insanı gözlemlerken aynı zamanda onun görünmeyen hikayelerini keşfetme sürecidir.Bu hikayeler,toplumu anlamak için anahtar niteliğindedir.Çünkü bireyin jestleri,sözleri ve sessizlikleri,bir toplumun ortak hikayesine dair ipuçları barındırır.

www.antalyaekspres.com.tr/gorunmeyeni-...

Zaman, sessiz kalma zamanı değil.
Dürüst kalmak, ahlaklı kalmak, emeğin yanında olmak, vicdanla yaşamak artık bir direniş biçimi.
Işığın hiç sönmesin, yüreğinde umut ve kararlılık daim olsun.
Vicdanla, cesaretle, dirençle…

Bugün güne, kendi doğrularımızdan ödün vermeden, adaletin, vicdanın ve insanlığın tarafında durarak başlayalım.
Düzenin dayattığı suskunluğu aşalım, adaletin sesini büyütelim.
Kötülük örgütlüyse, iyilik dayanışmayla güçlenir.

Günaydın!

"Ahlaksızlık kurumsallaştı.
Ahlaksızlar birlikte hareket ediyorlar." Jose Saramago

"Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi? Evet, bilim. İşte o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz."

"Şimdi çoklar azaldı, azlar da tükendi."

"Cumhuriyet ilkelerine karşı devlet parasıyla ve olanaklarıyla din eğitimi alıp yürüdü; Cumhuriyet'e ters, kalabalık kadrolar yetiştiriliyor. Laiklik korunmalıdır."

"Halkın karanlıkta kalmasını isteyenler, araç olarak dini her zaman, her işe kattılar."

"İnsanda mantık olmalı. Düşünce olmalı. Düşünce nasıl olur? Bilgiyle olur. Bilgi de kitaplardadır."

"Dünyayı din ile yönetmeye kalkan usu yitikleri önlemek gerekir.Din ile yönetim olmaz.Dinde soru yoktur,din yönetimleri halka hesap vermez.Eleştiri yoktur. Din yönetimleri aydınların,hem de halkın kendilerine yönetimini eleştirmeli, ona soru sormalıdır.Toplumların yönetimi akılla,bilimle olmalıdır."

Bugün, Türkiye’nin aydınlanma mücadelesine adanmış bir hayatı, Fakir Baykurt'u anıyorum. Baykurt’un güçlü kalemi, cehalete, dogmaya ve baskıya karşı durmanın önemini bizlere hatırlatıyor:

"Karıncalar birleşirse filleri yutar."

"Din ihtiyacı, en çok fakir ve geri ülkelerin ezilen halk yığınlarında kalmıştır. Din tesellisinden daha kolay bulunur ilaç yoktur."

"Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense, ölmek daha iyidir."

"İnsanın her davranışı ve düşüncesi: toplum içinde, toplumla birlikte, toplum için ve toplum olarak yaşamaktır."

Onun sözleri, mücadele etmenin ve emekten yana durmanın önemini her zamankinden daha güçlü bir şekilde hissettiriyor:

“Tarafsızlık bizim harcımız değil. İşçi çocuğuyuz.”

"Düşündüğü gibi yaşamak için güreşmeyen aydın, uşaktır."

Bugün, Hikmet Kıvılcımlı’yı saygıyla anıyorum. Türkiye’nin emekçi sınıflarının sesi olmuş, düşüncesini yaşamıyla birleştirmiş bu büyük aydını hatırlamak, bugün karşılaştığımız adaletsizliklere, eşitsizliklere ve sömürüye karşı durma sorumluluğumuzu da hatırlatıyor.

Bugün, onun mirasını yaşatmak ve onun izinden gitmek, bizlere düşen bir sorumluluktur.

Sessiz kalmadığın, sorguladığın ve dönüştürdüğün için teşekkürler Behice Boran.

Boran’ı hatırlamak cesareti, kararlılığı ve aydınlık vizyonuyla topluma iz bırakan bir kadını anmaktır. Bilimle ve mücadeleyle ördüğü yaşamı, düşünceleri, bugün hâlâ yolumuzu aydınlatıyor, eşitlik ve özgürlük mücadelesine güç katıyor.

Bugün Behice Boran’ı anıyorum. Türkiye’nin öncü kadın sosyologlarından, politik ve cesur düşünürlerinden olan Behice Boran eşitlik ve adaletin yılmaz savunucusuydu. Sessiz kalmadı, sorguladı, mücadele etti; yani sessiz akademisyenlerden değildi.

herkesi kendinden düşerken gördüm,
kimseyi kendine düşerken görmedim.
herkes birine, bir şeye sığındı,
kimse kendine sığınamadı.
belki de düşmek kolaydı,
zor olan kendine varmaktı.

Yarım kalan bir türkünün içinde yankılanıyor sesleri…
Zifiri bir sessizliğin içinden yükselen bir umut gibi...
Kalbimizde tamamlanıyor o türkü, her Ekim sabahında,
Her nefeste, umudun ve adaletin sesinde, zamanın ötesinde…

Che Guevara’yı ölüm yıldönümünde, mücadele ruhuna ve insanlık idealine duyduğum saygıyla anıyorum.

“En önemlisi, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize yapılmış gibi hissedebilme yetinizi koruyabilmenizdir. Bu, bir devrimcinin en önemli özelliğidir.”

Doğayı görmek, aslında kendini yeniden görmek demektir.

Bugün biraz yavaşla, dur, aceleyi bırak, gözlerini gerçekten aç.
Nefes al, bak, duy, hisset.
Belki de günün güzelliği, senin fark edişinle başlar.
Bugün, yaprakların arasından süzülen ışığı fark et.
Rüzgârın sesini dinle, toprağın sabrını hatırla.

Her sabah doğa yeniden doğar; ama onu gerçekten görebilmek için bakmak yetmez, varlığımızla tanık olmalıyız.
Bir ağacın sessizliğinde, bir rüzgârın dokunuşunda, bir ışığın yaprağa düşüşünde hayatın en yalın hâli saklıdır.

Günaydın!

“Doğa başka bir şekilde, kendi bireysel şimdiliğinde ve bizim bireysel şimdiliğimizden görülmeyi bekliyor." John Fowles, Ağaçlar

Bu sabah ben de gökkuşağını yakaladım 🌈 Ama itiraf edeyim, nasıl yaptığımı bilmediğim için bir daha aynı şekilde çekemeyeceğim iki fotoğraf çıktı ortaya! 😅

Kahveni devrim gibi iç, gününü bilinçle kur, aklını özgür bırak;
Çünkü değişim önce insanın içinde başlar.